article_jule (39509)

İFTİRA SUÇU, CEZASI ve İFTİRA SUÇUNUN UNSURLARI TCK Md 267 Tuncay İlçim Avukatlık Bürosu

1913’te kitap serisinin ilk cildini The Divine Plan of the Ages adıyla yeniden yayımladı. Burada Kitâb-ı Mukaddes’in peygamberler kısmını inceledikten sonra Tanrı’nın insanlığın kurtuluşu için olan planını deşifre ettiğini, Tanrı’nın krallığının 1914’te kurulacağını ileri sürdü. Dünya Savaşı başlayınca Russell’ın müridleri cennete gideceklerine emindi. Fakat 1915 yılının sonlarına doğru Russel, dünyanın sonuna ilişkin kehaneti gerçekleşmeyince, Osmanlı Devleti’nin yenilgisini sonun başlangıcı olarak yorumladı. Kitâb-ı Mukaddes’in tek otorite kaynağı olduğunu ileri sürdü ve “Millennial Dawn” başlıklı yazılarının kutsal metinleri anlamada rehber kabul edilmesinde ısrar etti. Ancak günümüzde Russell’ın çalışmaları yeniden basılmamakta, akımın yönetici heyeti tarafından yapılan çalışmalarda Russell yanılabilen bir kişi diye nitelenmekte, grubun ilk dönemlerine ait öğreti ve pratiklerin daha sonra terkedildiği belirtilmektedir. (52)   Savcı ve hâkimin, adlî görevlere ilişkinolarak verdikleri emirlerin yerine getirilmesi sırasında, suç işleyenjandarmanın koğuşturulması genel hükümlere göre yapılır yani Memurin Muhakematıkuralları uygulanmaz. Ancak İlçe Jandarma Bölük Komutanı hakkında, hakim vesavcıların tâbi bulundukları hükümler uygulanır.

4-) Sanığın odunları teslim almadığına, yerine atılan imzanın kendisine ait olmadığına ilişkin iddiasının da doğrulandığı anlaşılmıştır. Bu itibarla, bu uyuşmazlık konusu bakımından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir. ( 5 ) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır. İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır. Yehova Şahitleri’nin dinî inançları Kitâb-ı Mukaddes’e dayanmakta olup kendine has Amerikan Protestan, özellikle de Adventist karaktere sahiptir. Fakat yine de inanç ve pratikle ilgili önemli konularda diğer Protestan mezheplerinden ayrılır ve bu mezhepler tarafından sapkın kabul edilir. Ul Necdet, “Toplu İş Sözleşmesi Görev ve Lokavt Kanunda YeniHükümler” İş ve Hukuk 1984, s.

Bu itibarla görevlerinde özel hayatlarında tarafsızlıklarına dair bir davranışta bulundukları sanısını verecek hareketlerden sakınmak zorundadırlar.” denilmektedir. Yehova Şahitleri diğer hıristiyanların inandığı teslîse inanmaz, Îsâ’yı Tanrı’nın oğlu fakat yaratılmış kabul eder. Îsâ, Tanrı Yehova’ya eşit değildir, yalnız başlangıçta O’nunla beraberdi. Bu sebeple ona -küçük harfle- tanrı (god) diye hitap edilir. Îsâ ebedî değildir, sadece Tanrı’nın ilk yarattığıdır ve tamamen beşerdir; ancak diğer insanlardan farklı olarak günahsızdır. Başmelek Mîkâil ile özdeşleştirilen Îsâ şefaatçi, insanlıkla Tanrı arasında başpapaz, kendi krallığının hâkimi ve kralı olarak Tanrı tarafından görevlendirilmiş, insan şeklinde dünyaya gönderilmiştir. Îsâ’nın ara bulucu rolü kutsanmış hıristiyanlarla sınırlıdır\. Mobil uygulamamız üzerinden istediğin yerde, istediğin zaman oyna. marsbahis\. Haçta değil bir işkence kazığında ölen Îsâ ölümden ölümsüz ruh olarak yükselmiştir ve hâlâ dünyada bir ruh olarak bulunmaktadır. Kutsal ruh teslîs içinde ayrı bir kişi/unsur değil Yehova’nın dünyadaki aktif gücüdür; Tanrı onunla yeryüzüne müdahale etmektedir.Şeytan ve Kefâret. Tanrı Yehova, Aden bahçesinde ilk mükemmel çifti yaratmış, fakat O’na hizmet eden meleklerden biri iken (Lucifer) Tanrı’ya karşı gelip ilâhî iradenin düşmanı haline gelen şeytan, Âdem ile Havvâ’yı kandırarak onların Tanrı’nın otoritesine karşı gelmelerine yol açmıştır.

Grup, Russell döneminde önce Zion’s Watch Tower Track Society adı altında 1881’de bir araya gelmiş 1886 yılında Watch Tower Bible and Track Society adıyla devam etmiştir. Diğer hıristiyan gruplarıyla aralarındaki inanç farklılığına, Tanrı’nın en özel ismine ve bu akımın üyelerinin gerçek inananlar (Tanrı’nın kavmi) olduğuna vurgu yapan günümüzde Yehova Şahitleri (Jehovah’s Witnesses) şeklindeki adını ise 1931’de Russell’ın halefi J. Yenisey Feridun, ‘SuçlularınGeriverilmesi ve Ceza İşlerinde Adli Yardımlaşma hakkında Avusturya KanunununTercümesi’, Adalet Dergisi Yıl, l972, Temmuz-Ağustos  l98l, sy.4, sh. 2   Umudumuzyakın bir gelecekte, hukuk mahkemelerini ve ihtisas mahkemelerini de kapsayanbu tür alan araştırmalarının Türkiye’ nin diğer illerinde tekrarlanmasıdır.Ancak bu araştırmanın sonuçları değerlendirilirken, verilerin İstanbul ilesınırlı olduğu hatırdan uzak tutulmamalıdır. (73)   İdare tarafından verilen ceza kararnamesindede, kararın bir hâkim tarafından denetlenmesi yolu açık tutulmuştur. (58)   Bekçi genel zabıtanın müdahale edemeyeceğihallerde acele ve zarurî tedbirleri alır. Suç işlenmesini ve kamu düzeninibozacak nitelikteki gösteri ve yürüyüşleri önlemek için gerekli olan tedbirlerialmak, idarî zabıta sıfatı ile, delillerin kaybolmasına engel olmak, adlîzabıta sıfatı ile, bekçilerin görevi içine girer. Bekçiler adlî görevlerini ifaederken işledikleri suçlardan dolayı genel hükümlere göre muhakeme edilirler.Memurin Muhakematı kuralları uygulanmaz. (55)   Ceza Muhakemeleri Usulu Kanunun 154/2maddesinde savcının kolluğun adlîyeye ilişkin işlerde emir verme yetkisi kabuledilmişse de, adlîyeye ilişkin işin tanımı yapılmadığından, savcı kolluktan hertürlü hizmeti istemektedir. (53)   Jandarma personelinin çoğu geçici bir süregörev yapan erbaş ve erlerden meydana geldiği için, adlî hizmetlerin ifasındauzmanlaşma gerçekleştirilememektedir.

Dilekçe hakkının yargısal alanda başlıca ortaya çıkış biçimi ise, ihbar ve şikâyet hakkının kullanılmasıdır. Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; “Katılan … hakkında idari yaptırım uygulanması kararına ve bu karara yönelik itiraza konu dosyaların ilgili kurumlardan getirtilerek incelenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulduğu” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi ve iftira suçları bakımından eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir. 20-)İftira suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 270. Maddesinde tanzim edilen suç uydurma suçundan da farklıdır. Suç uydurma suçu yani suç tasniiden, farkı, suç tasniide, belli bir kişi fail olarak hedef gösterilmemektedir.Yargıtay’ın emsal kararlarına göre, suç tasniiden belli bir kişi fail olduğu anlaşılabiliyorsa, mesela aracın plakasından, bu durumda fiil, suç tasni olarak değil, iftira suçu olarak vasıflandırmak gerekir. Yehova Şahitleri’nin en önemli dinî uygulamaları grubun resmî doktrinlerini öğrenme, aktif misyonerlikte bulunma (evangelizm), cemaat toplantılarına katılma ve vaftiz olmadır. Toplantı ve ibadet mekânları olan, dinî sembol içermeyen basit ve gösterişsiz binalarda ikisi hafta içinde, biri pazar günü olmak üzere haftada üç defa toplanılır. İbadetlerde haç kullanılmaz; haç pagan-putperest kökenli bâtıl dinlerin bir sembolüdür. Toplantıların şekli grubun genel merkezi tarafından belirlenir, toplantının konusu umumiyetle her yerde aynıdır.

  • Diğer bir deyişle suçun oluşabilmesi için bir süre gereklimidir?
  • Seviğ Veysi, Gelir vergisi Yasasında Yapılan Son Değişiklikler, İkt.

Bu nedenle, isnadın gerçek dışılığı konusunda olası kast (muhtemel-gayrimuayyen kast) suçun oluşması için yeterli değildir. Eğer fail, isnat ettiği fiilin objektif olarak gerçek dışı olmadığı düşüncesiyle ihbarda bulunmuşsa, olası kastla hareket ettiği için iftira suçundan söz edilemez. Artuk-Gökcen-Yenidünya, a.g.e.,s.1030.-Önder,a.g.e.,s.222. “(1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir. “Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği hâlde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idarî bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir. Öte yandan, failin sonradan isnadından rücu etmesi, iftira suçunun oluştuğunun kabulü bakımından tek başına yeterli bir kıstas değildir. Bütün bu hallerde belirleyici olan husus, iftira suçufailinin, suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye ihbar veya şikayet suretiyle suç isnat edip etmediğidir. O halde, iftira suçunun belirlenebilmesi bakımından, öncelikle bu husus saptanmalıdır.

12-)İftira suçu, şikayet hakkıyla birlikte irtikap edilebilir. Maddesinde; bu kurulun, kulüpler, atletizm faaliyetinde bulunan kuruluşlar, sporcular, hakem, antrenör, menajer, yönetici ve görevli diğer kişilerle ilgili olay ve fiillere ilişkin ceza işlerine bakacağı, ceza suçunu teşkil eden fiil ve cezalara ilişkin hususların da talimatla düzenleneceği; 18. Failin daha önceki bazı olaylardan duyduğu şüphe veya tahmine dayalı olarak isnatta bulunması durumunda iftira suçu oluşmaz. Bu durumda fail, suç isnat ettiği kişinin bu suçu işlemediğini kesin olarak bilmemekte; tahmin etmekte veya şüphelendiği isimleri soruşturma organları ile paylaşmaktadır. Bu şekilde yapılan isnatta ”işlemediğini bildiği halde” şartı tam olarak gerçekleşmediğinden iftira suçunun meydana gelmeyeceği açıktır.(Alp Tolgahan Serttaş, S.117) Suçun oluşumu için fail ihbar veya şikayetin asılsız olduğunu kesin olarak bilmelidir. Sanığın iddia ettiği bir kısım hususların tam olarak ortaya çıkarılamamış olması ise eksik incelemeden kaynaklanmaktadır. Aksinin kabulü halinde bile sanığın anayasal ihbar ve şikayet hakkını maddi olaylar kapsamından kullandığı gerçeği de değiştirmeyecektir. Çünkü maddi vakalara dayalı olarak yapılan ihbar ve şikayetlerin asılsız çıkması halinde iftira suçunun oluştuğunu kabul etmek kişilerin özellikle kamu gücünü kullanan kişi ya da kurumlara yönelik ihbar ve şikayet haklarını kullanmalarında ciddi bir çekince oluşturacak bu durum ise maddi gerçeğin ortaya çıkmasına engel oluşturacaktır. Konumuza ilişkin olarak, Talimat’ın “Genel Hükümler” başlıklı 4.

Bu halde şahsın iftira kastıyla hareket ettiği iddia edilemez. İhbar veya şikayet, failin suçsuz olduğunu bildiği, başka deyişle suçsuzluğunda kuşku bulunmayan kimse aleyhinde yapılmış olmalıdır. Bu bakımdan, gerçekte işlenmiş bir suç mevcut bulunur, ancak üzerinde kuşku ve iddianın yoğunlaşmış olması nedeniyle ihbar veya şikayet edilen kişinin suçluluğu kanıtlanamazsa, suçlanan beraat etmiş olsa dahi iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır. Yine, içeriği kanıtlanamasa dahi, gerçekleştirilen ihbar ve şikayetin bir anayasal hakkın kullanılması olarak değerlendirilebildiği hallerde, bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı söz konusu olacaktır. (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İftira suçunun oluşabilmesi için, sanığın hukuka aykırı fiil isnat ettiği kişinin bu fiili işlemediğini bilmesi gerekmekte olup, belirli olay veya olgulardan yola çıkarak isnat ettiği fiilin katılan tarafından işlendiği inancı ve şüphesi ile ihbarda bulunan sanığın maddi vakalara dayandığı anlaşılan iddialarının, Anayasanın 36, 40 ve 74. Maddeleri kapsamında ihbar ve şikâyet hakkı niteliğinde olduğu, bu bağlamda anayasa ile güvence altına alınmış bir hakkını kullanan sanığın suç kastı ile hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği anlaşıldığından, sanığa atılı iftira suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir. İftirada fail, masum bir kimse hakkında doğrudan kast ile ihbar ya da şikâyette bulunmakta ve ona hukuka aykırı bir fiil isnat etmektedir. Failin, ileri sürdüğü isnadın gerçek olmadığını kesin olarak bilmesi zorunlu olduğundan gerek şekli gerekse maddi iftira açısından, failin kastı doğrudan kast olmalıdır.

İftira suçunun özel bir halini düzenleyen 268.maddesindeki başkasına ait  kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için de kişinin, işlediği  suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek  amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması koşulu aranmaktadır. Başka bir anlatımla, bu maddede öngörülen suçta fail sadece kimliği hakkında yalan  beyanda bulunmamakta, aynı zamanda başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini  kullanarak kendisini suçsuz ve bir başkasını da işlemediği bir suçun faili olarak göstermek  suretiyle iftirada bulunmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, failin kullandığı  başkasına ait kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olması gerekmektedir. Bireylere, idare tarafından idare hukuku alanındaki düzene aykırı davranışları nedeniyle verilen idarî yaptırımları diğer yaptırımlardan ayıran en belirgin özellik, idari yaptırımların idarî makamlar tarafından uygulanmasıdır. ‘İftira suçunun konusunu hukuka aykırı fiil oluşturabilir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de bu suçun konusunu oluşturabilir.’ demiştir. Yani TCK’ya göre, disiplin cezaları gerektiren fiillerin ihbar ve şikayet edilmesi durumunda da iftira suçu oluşacaktır. İdari yaptırım içine disiplin cezasının girdiği madde gerekçesinde de belirtilmiştir. Bu durumda eski TCK’nın aksine, sadece disiplin cezası gerektiren bir fiilin isnat edilmesi durumunda da iftira suçu oluşacaktır.

Ancak isnada muhatap kişinin yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterli olup, isminin açıkça belirtilmesi zorunlu değildir. İftira suçunun mağduru bakımından 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun ile 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu benzer ve suçun oluşumuna mutlak etki edecek hükümler içermektedir. Özetle her iki kanunun ilgili maddelerine göre bu kanuna tabi kimseler hakkımda yapılacak şikayet ve ihbarların belli bir konuyu içermesi, soyut nitelikte olmaması, somut delillere dayanması, başvuru sahibinin gerçek kimlik ve imza ile doğru adres bilgilerini içermesi gerekmektedir. Aksi halde bu koşulları taşımayan ihbar ve şikåyetler, yetkili makamlarca işleme konulamaz. Bahse konu özellikleri taşımayan böyle bir ihbar veya şikâyet, diğer koşullar mevcut olsa bile, iftira suçuna vücut vermez. 4483 Sayılı Yasa Madde 4 ve 2802 Sayılı Yasa Madde 97.-Dr.Mustafa İberya Arıkan/İftira Suçu sy.47. Arkasında kurumsallaşmış zengin ve dinamik bir grup bırakan Russell, kendisinden sonra halef tayin etmemesine rağmen Joseph Franklin Rutherford Ocak 1917’de grubun başkanı oldu. Rutherford’un liderliği grup içinde muhalefete ve bölünmelere yol açtı; üyelerden bir kısmı Russell’ın görüşlerine bağlı kalarak gruptan ayrıldı. 1906’da gruba katılan Rutherford hukukçu kimliğinden dolayı kısa sürede grupta popüler hale gelmişti. Rutherford, Russell’ın Studies in the Scriptures’ine hâşiye olarak yazdığı The Finished Mystery’de (1917), Amerika Birleşik Devletleri’nin I. Dünya Savaşı’na katılmasını şiddetle eleştirdiği ve grubun askerlik hizmetinde bulunmayı reddetmesini teşvik ettiği için kendisi ve grubun yedi yöneticisi casusluk ve isyan suçundan mahkûm edildi. Dokuz ay hapis cezasından sonra temyizle serbest bırakılan Rutherford grubun kurumsal yönetimini sıkı kontrol altına alıp merkezîleştirdi ve kendisini destekleyenleri önemli mevkilere getirdi.


Posted

in

by

Tags:

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *